Otizm spektrum bozukluğu (OSB), günümüzde birçok aile ve toplum için önemli bir sağlık sorunu haline gelmiştir. Açıkça görüldüğü üzere, otizmin erkek çocukları arasında daha yaygın olduğu gözlemlenmektedir. Peki, bu durumu tetikleyen veya etkileyen bazı faktörler nelerdir? Bilimsel çalışmalar, sosyokültürel etkiler ve genetik yatkınlıklar gibi birçok değişkeni içeren karmaşık bir tablo çizmektedir.
Otizmli bireylerin çoğunluğunun erkek olması, araştırmacıları bu konuda daha fazla çalışmaya yönlendirmiştir. Yapılan araştırmalara göre, erkeklerde otizm oranları kadınlara göre ortalama 4:1 oranında daha fazladır. Bunun altında yatan nedenleri anlamak için, genetik ve çevresel faktörler üzerinde durulması gerekmektedir. Otizmin genetik olarak kalıtsal bir nitelik taşıdığı düşünülmektedir. Genetik yatkınlık, otizmli bireylerin aileleri arasında daha sık görülmektedir. Bazı gen değişiklikleri ve mutasyonlar, erkeklerde otizm riskini arttırabilmektedir.
Bunun yanı sıra, teratolojik bir etki olarak bilinen, fetüsün gelişim döneminde maruz kaldığı çevresel faktörler de önemli bir rol oynamaktadır. Özellikle gebelik süresince annenin karşılaştığı kimyasallar, toksinler ve enfeksiyonlar, erkek fetüslerinde otizm gelişim riskini artırıcı etkiye sahip olabilir. Örneğin, bazı araştırmalar, gebelik sırasında yüksek ateş geçiren annelerin çocuklarının otizm spektrum bozukluğu riskinin artabileceğini ortaya koymuştur.
Otizmin daha çok erkek çocuklarında görülmesi sadece biyolojik ve genetik faktörlerle sınırlı değildir. Sosyokültürel faktörler de bu durumu etkileyen önemli bir bileşendir. Toplum, erkek çocukların daha farklı beklemeleri ve davranış sergilemeleri gerektiğine inanır; bu nedenle otizm belirtileri erkek çocuklarında daha belirgin ve erken bir şekilde fark edilebilir. Kadın çocukları ise, çoğu zaman toplumsal normlar gereği daha sessiz ve uyumlu olarak algılandığından, otizmin erken belirtileri gözden kaçabiliyor. Bu noktada, otizm spektrum bozukluğu yaşayan kız çocukları genellikle geç tanı almaktadır. Böylece, bu durum otizm oranlarında erkeklerin neden daha fazla öne çıktığını açıklayan bir diğer faktördür.
Öte yandan, otizm spektrum bozukluğu hakkında toplumda yer alan yanlış anlayışlar ve önyargılar, kız çocuklarının tanı süreçlerini geciktirebilir. Kız çocukları için daha fazla sosyal beklenti ve davranış kalıbı var olduğundan, otizmin gözlenmesi erkeklere oranla daha zor hale gelmektedir. Bu, kızların otizm tanı oranlarının erkeklere göre daha düşük görünmesine yol açmakta, otizmin cinsiyetler arası dağılımını anlamada zorluklar yaratmaktadır. Bu da, otizm araştırmalarının odaklanması gereken bir alan haline gelmiştir.
Sonuç olarak, otizmin erkek çocuklar arasında daha yaygın olmasının birçok karmaşık nedeni bulunmaktadır. Genetik, çevresel ve sosyokültürel faktörlerin birleşimi, bu durumu daha iyi anlamak için önemlidir. Ailelerin ve eğitimcilerin, otizm ile ilgili daha fazla bilgi edinmeleri ve bu duruma karşı duyarlılık geliştirmeleri gerekmektedir. Toplum olarak, erkeklerde görülen otizmi anlamak ve kız çocuklarının bu spektrumda daha iyi bir tanı alabilmesi için çalışmalar yapılmalıdır. Unutulmamalıdır ki, otizm spektrum bozukluğu bireysel bir durumdur ve her birey farklı bir etki ve seviye göstermektedir.