Türkiye’de FETÖ (Fethullahçı Terör Örgütü) soruşturmaları çerçevesinde dikkat çeken bir gelişme yaşandı. Eski bir hakim, FETÖ üyesi olmaktan hüküm giydikten sonra kılık değiştirerek güvenlik güçlerinden kaçmaya çalışırken yakalandı. Bu olay, sadece bir kaçış hikayesinden çok daha fazlasını ifade ediyor: Adaletin ve hukukun üstünlüğünün saygınlığını zedeleyen bir durumun, toplumsal ve hukuki yansımalarıyla birlikte yeniden düşünülmesi gerekliliği. Peki, bu eski hakim kılık değiştirme aşamasına nasıl geldi? İlgili makamların verdiği bilgilere ve yapılan incelemelere dayanarak, bu sorulara yanıt aramak için yola çıktık.
Eski hakim, uzun yıllar boyunca Türkiye’nin adalet sisteminde önemli görevlerde bulunmuş bir isimdi. Ancak, 15 Temmuz 2016’da gerçekleştirilen darbe girişiminin ardından, FETÖ ile bağlantılı birçok yargı mensubu gibi o da hukukun karşısına çıkarıldı. Olayların ardından yapılan soruşturmalar neticesinde, hakkında birçok dava açıldı ve sonuç olarak mahkumiyet kararı verildi. FETÖ ile bağlantılı bir mahkeme kararına vararak, ceza sisteminin en zorlayıcı kararlarından biriyle karşılaştı. Ancak bu durum, onu cezasından kaçma adına harekete geçmeye sevk etti. Eski hakim, yakalanmamak için kılık değiştirerek yeni bir kimlik edinmeye çalıştı; ancak bu çabası, güvenlik güçlerinin titiz çalışmaları sayesinde kısa sürede sona erdi.
Kaçma girişiminin hemen ardından, güvenlik güçleri geniş çaplı bir operasyon başlattı. Yapılan istihbaratlar doğrultusunda, eski hakimin nerede olduğuna dair çeşitli ipuçları elde edildi. Kılık değiştirerek gizlenmeye çalıştığı süreçte, eski hükümet mensuplarının ve FETÖ bağlantılı kişilerin sıkça bulunduğu bölgelerde görünmemesi gerektiği düşünülüyordu. Olayın takip edilmesi sırasında güvenlik güçleri, hâkim tarafından tercih edilen bir dizi kılık değiştirme taktiğini tespit ederken, onun ihraç edildiği dönemden beri oluşturduğu network’ü de yakından inceledi.
FETÖ, Türk adalet sistemine büyük bir darbe vurmuş ve birçok birey, meslekten ihraç edilmiştir. Bu durum, toplumda adalet duygusunun sarsılmasına neden olurken, birçok eski yargı mensubunun bu durumu suistimal etmeye çalıştığı görülmüştür. Yargı sisteminin işleyişinde bir hakim olarak karşılaştığı sorumluluklar, mesleki etik kurallarının ve adaletin tüm değerlerinin üstesinden gelinemezse, kaçma çabaları gibi yanlış seçimlere kapı aralamaktadır. Eski hakimin yakalanması, adaletin yerini bulması yönünde atılmış önemli bir adım olarak değerlendirilmektedir.
Adaletin sağlanması açısından, bu olayın yalnızca bir kişiye ait hikaye olmadığını unutmamak gerekir. Toplum olarak hukukun üstünlüğüne olan inancımızı yitirmeden, adalete karşı özveriyle yaklaşmalıyız. Ayrıca, böyle bir olayın yaşanması, yargı sisteminde yaşanan ihlallerin ve suistimallerin sonuçlarını toplumun bütün kesimlerine hatırlatıyor. Güvenlik güçlerinin hızlı ve etkili yanıt vermesi, hukuk sisteminin işleyişinin devamlılığı için oldukça önemlidir. Önümüzdeki dönemde, benzer olayların yaşanmaması için alınacak önlemler, yargının bağımsızlığa olan inancı açısından büyük bir önem taşımaktadır.
Sonuç olarak, FETÖ ile bağlantılı eski hakimle ilgili yaşanan bu olay, adaletin yeniden tesis edilmesi yönünde bir ihtiyaç olduğunun altını çizmekte. Bu tür kaçış ve kılık değiştirmenin gerisindeki sebepleri daha iyi anlamak için, toplumun tüm kesimlerine önemli sorumluluklar düşmektedir. Her birey, adaletin sağlanması ve hukukun üstünlüğü için çaba göstermeli; böylece gelecekte benzer olayların yaşanmaması adına gerekli adımlar atılmalıdır.