Bugün, Türkiye ve Rusya arasındaki diplomatik ilişkilerin 105. yıl dönümü. Bu tarihi ilişki, yalnızca iki ülke arasında değil; aynı zamanda global güç dengelerinde de önemli bir yere sahip. Son yıllarda meydana gelen jeopolitik değişimler, bu ilişkilerin önemini ve karmaşıklığını bir kez daha ortaya koydu. Farklı ideolojilere ve politikalara sahip iki ülke arasında nasıl bir denge kurulmuş durumda? İşte, bu ilişkiyi özel kılan unsurlar ve günümüzdeki yeri hakkında kapsamlı bir değerlendirme.
Türkiye ile Rusya arasındaki ilişkilerin kökleri, 1914’e kadar uzanıyor. Ancak, resmi diplomatik ilişkiler 1920'de Sovyetler Birliği'nin kurulmasıyla başlamıştır. O tarihten bu yana, bu iki ülke çoğu zaman zıt kutuplarda yer almalarına rağmen, çeşitli ortaklıklar ve işbirlikleri geliştirmiştir. Soğuk Savaş dönemi, her iki ülkenin de uluslararası politikalardaki etkilerini artırdığı bir dönemdir. Bu süreçte, Türkiye’nin NATO üyeliği ile Rusya’nın Sovyet sistemini sürdürme çabaları, iki ülke arasındaki ilişkilere daha da karmaşık bir boyut kazandırmıştır.
Ancak son yıllarda, iki ülke arasındaki ilişkilerde önemli bir dönüşüm gözlemleniyor. Özellikle, Suriye krizi, enerji politikaları ve ekonomik iş birliği konularında iki ülkenin birbirine yakınlaşması, bu ilişkilerin yeniden şekillenmesine neden oldu. Türkiye, Rusya ile olan ilişkilerini, Batı ile olan ilişkileriyle dengelemeye çalışırken, Rusya da Türkiye'nin bölgedeki stratejik öneminin farkında olarak adımlarını atıyor. Bu durum, iki ülke ilişkilerini bir "denge" durumu haline getiriyor.
Son yıllarda, Türkiye ve Rusya arasında ekonomik iş birliği önemli bir artış göstermiştir. Enerji sektöründe gerçekleştirilen projeler, iki ülke arasındaki ilişkiye yeni bir boyut kazandırmakta. Özellikle Türk Akım Doğalgaz Boru Hattı gibi projeler, Rusya ile Türkiye arasındaki bağları güçlendirmenin yanı sıra, Avrupa’ya enerji tedarikinde çeşitlilik sağlamıştır. Bunun yanı sıra, Tarım, Savunma Sanayi ve Turizm alanlarındaki ortaklıklar da iki ülke arasındaki ekonomik bağı kuvvetlendiren unsurlar arasında yer alıyor.
Ancak, bu kadar yakın bir işbirliğine rağmen, iki ülke arasındaki ilişkilerde hâlâ bazı gerginlikler mevcut. Özellikle, bölgesel meseleler, her iki ülkenin de güçlü çıkar çatışmalarını beraberinde getiriyor. Suriye, Libya ve Kafkaslar, her iki ülkenin de ulusal güvenlik politikalarında kritik öneme sahip olan alanlardır. Bu bağlamda, Türkiye’nin Kafkaslar’daki etkisini güçlendirmeye çalışması, Rusya'nın endişelerini artırmakta; bu durum, iki ülke arasındaki diyalog ve müzakere süreçlerini zorlaştırmaktadır.
Türkiye-Rusya ilişkileri, çok boyutlu bir yapıya sahiptir ve bu durum, gelecekte karşımıza çıkabilecek birçok olası senaryoyu da beraberinde getiriyor. Stratejik ortaklıklarının yanı sıra, uluslararası alanda karşılıklı destek verme çabaları, bu iki ülkenin ilişkilerinin daha da derinleşmesine neden olabilir. Ancak bu süreç, aynı zamanda dikkatli bir denge sağlama gerekliliğini de beraberinde getiriyor. Yani, iki ülkenin de ulusal çıkarları doğrultusunda, birlikteliklerini sürdürmeleri için sürekli bir diplomasi sürecine ihtiyaç duyulmakta.
Özetle, Türkiye-Rusya ilişkileri, tarihsel olarak karmaşık bir zemin üzerinde şekillenirken, günümüzde de bölgesel ve uluslararası düzeyde önemli bir denge unsuru olmaya devam ediyor. Diplomatik ilişkilerin 105. yılı, iki ülkenin ilişkilerinde bir dönüm noktası olmanın yanı sıra, uluslararası politikalar açısından da dikkate alınması gereken bir unsur. Gelecek yıllarda bu ilişkilerin nasıl evrileceği, hem Türkiye hem de Rusya için kritik bir öneme sahip olacak.