Geçtiğimiz günlerde, Türkiye'nin çeşitli bölgelerinde yaşanan tahliye süreçleri, birçok aile için büyük bir sorun haline geldi. İçinde bulunduğumuz bu zor dönem, özellikle yaşlılar ve çocukları derinden etkiliyor. Son olarak, İstanbul’da yaşayan bir dede ve torunları, ailelerini evlerinden çıkarmak isteyen yetkililere karşı cesur bir direniş başlattı. "Tahliye etmeyin!" diyerek kamuoyunun dikkatini çeken bu aile, hem kendi haklarını hem de benzer durumda olan diğer ailelerin haklarını savunmak için seslerini yükseltiyor. Bu olay, toplum açısından birçok soruyu da beraberinde getiriyor.
Olay, İstanbul'un kalabalık bir semtinde, oldukça eski bir apartmanda yaşayan Ali Dede ve torunlarının hayatını tehdit eden bir tahliye kararıyla gündeme geldi. Ali Dede, 70 yaşında ve uzun yıllardır bu apartmanda yaşıyordu. Gözlerini açtığı evinde, yaşadığı her anının anlamını torunlarıyla paylaşarak geçirmişti. Ancak, mülkiyet sorunları nedeniyle işyeri sahiplerinin başlattığı tahliye süreci, bu ailenin huzurunu tehdit eder hale geldi. Dede, "Ben burada doğdum, burada büyüdüm. Bu ev benim hayatımın bir parçası," diyerek duygusal bir bağ kurduğu evi terk etmeyi asla düşünmeyeceğini ifade etti.
Ali Dede'nin torunları da, dedeleriyle birlikte aynı evde büyümüş, aynı anılara sahip olmuşlardı. Bu yüzden evlerinin terk edilmesi sadece fiziksel bir kayıp değil, aynı zamanda duygusal bir yıkım anlamına geliyordu. Dede ve torunları bir araya gelerek, evlerinden çıkmamaya kararlı bir şekilde protesto düzenlemeye başladı. Özellikle çocukların geleceği için endişeliydiler; zira belirsiz bir geleceğe yöneleceklerini düşünmek bile onları üzüyor ve kaygılandırıyordu.
Ali Dede ve torunları, kendilerini destekleyen arkadaşları ve komşuları ile sosyal medyada da geniş bir kitleye ulaşmayı başardılar. "Tahliye etmeyin!" adlı bir sosyal medya kampanyası oluşturarak destek arayışına çıktılar. Gerçekleştirdikleri basın açıklamaları ve sosyal medya paylaşımları sayesinde birçok insanın dikkatini çekmeyi başardılar. Bu sayede, durumu daha da görünür hale getirdiler. Online imza kampanyaları ve destek mesajları ile birlikte, daha geniş bir dayanışma ağı oluşturdular. Birçok aile, benzer hikayelerini paylaşarak Ali Dede’nin ve torunlarının yanında olduklarını dile getirdiler. Etraftaki komşularının katılımıyla büyüyen kalabalık, "Bu ev bizim evimiz, bırakmayacağız!" şeklinde sloganlar atarak durumu protesto etti.
Ali Dede ve torunları, verdikleri bu mücadele ile yalnızca kendi haklarını değil, toplumun genelinde benzer durumda olan ailelerin de haklarını savunmayı hedefliyor. Bu süreçte, yaşlıların ve çocukların evsiz kalmalarının ciddi sosyal sorunlara neden olabileceğinin altını çiziyorlar. "Herkesin bir evi olmalı. Biz bu evde anılarımızı biriktirdik. Bunun sadece bizler için değil, tüm toplum için önemli olduğunu düşünüyoruz," diyerek haklarının önemine dikkat çekiyorlar.
Ali Dede ve torunlarının talepleri, sadece bir evin değil, aynı zamanda yaşamak için gereken temel hakların korunmasını da kapsıyor. Evlerinden çıkmak zorunda kalmaları, hem bireysel hem de toplumsal bir kaynaşmayı tehdit ederken, kaybolan anılara; ailenin tüm bireylerinin yaşamlarına zarar verilecektir. Başta yardımsever sivil toplum kuruluşları ve yerel halk olmak üzere, birçok kesimin desteği bu mücadelede oldukça önemli bir rol oynuyor.
Hepimizin içinde bir yerlerde, sevdiklerimizle birlikte yaşadığımız anların kıymetini bilen duygu ve düşünceler saklı. Ali Dede’nin ve torunlarının hikayesi, bir evin dört duvarından ibaret olmadığını, aslında bir aile, birliktelik ve geçmişin de bir sembolü olduğunu bizlere hatırlatıyor. Tahliyelerin sona ermesini ve insanların diledikleri gibi yaşayabilmelerini umarak, Ali Dede ve torunlarının yanında olduğumuzu belirtelim. Mücadeleleri, tüm sosyal haklar ve özgürlükler doğrultusunda devam etmelidir.