Azerbaycan ve Ermenistan, uzun yıllardır devam eden çatışmaların ardından tarihi bir dönüm noktasına yaklaşarak, anlaşma metninde uzlaştı. Bu süreç, iki ülke arasındaki tansiyonu azaltmak ve kalıcı bir barış sağlamak amacıyla önemli bir adım olarak değerlendirilmektedir. 2023 yılının başlarından itibaren başlayan diyalog süreci, tüm dünya tarafından merakla takip ediliyordu. Hem bölgesel hem de küresel düzeyde barış için atılan bu adım, uluslararası toplumun ilgisini çeken bir gelişme oldu.
Azerbaycan ile Ermenistan arasındaki ilişkiler, 1980'lerin sonlarında başlayan ve 1991'de bağımsızlıklarını kazanan iki ülke arasında kanlı bir çatışmaya dönüşen Dağlık Karabağ meselesi ile derinleşmiştir. 1994 yılında imzalanan ateşkesin ardından, her iki taraf da zaman zaman karşılıklı saldırılar gerçekleştirmiştir. 2020 yılında patlak veren 44 günlük savaş ise bölgedeki dengeleri tamamen değiştirmiş, Azerbaycan toprak kayıplarının telafisini gerçekleştirmiştir. Fakat bu çatışma, barış sürecinin başlamasına da zemin hazırlamıştır. Özellikle, iki tarafın uluslararası baskılar ve kendi iç dinamikleri nedeniyle barış arayışına yönelmesi, 2023 yılındaki ilerlemenin önünü açmıştır.
Anlaşmanın içeriği henüz kamuoyuna tam olarak açıklanmasa da, tarafların üzerinde mutabakat sağladıkları başlıca maddelerin, sınır güvenliği, mültecilerin geri dönüşü, ekonomik işbirlikleri ve kültürel alışveriş konularını kapsadığı iddia edilmektedir. Her iki ülkenin liderleri, ilk aşamada olumlu geri dönüşler alarak, halklarına barış ve güven ortamını sağlama sözü verdiler. Azerbaycan Cumhurbaşkanı, bu anlaşmanın, bölgedeki kalıcı barış için atılan en önemli adım olduğunu belirtti. Öte yandan, Ermenistan Başbakanı da, adil bir çözüm sağlandığı takdirde her iki tarafın da kazançlı çıkacağına vurgu yaptı.
Uluslararası toplumun da bu süreci desteklediği görülmektedir. Birçok ülke ve uluslararası kuruluş, Azerbaycan ve Ermenistan'ı, anlaşmanın uygulanabilmesi için gereken adımları bir an önce atmaya teşvik ediyor. Avrupa Birliği ve ABD, bölgede barışı sağlamak amacıyla taraflara arabuluculuk yapmayı sürdürüyor. Bu durum, hem bölgesel hem de global ölçekte, barış ve istikrar için umut verici bir ortam oluşturuyor.
Ancak, barış sürecinin sürdürülebilirliği, her iki tarafın da taahhütlerine bağlı kalmalarına ve toplumsal tabanlarının da bu süreçte birlik olmalarına bağlı olacaktır. Özellikle, geçmişte yaşanan acıların ve düşmanlıkların sosyal belleklerde derin izler bıraktığı unutulmamalıdır. Toplumların birbirlerine yönelik önyargı ve nefret duygularının aşılması, barışın yalnızca siyasi bir metinle sınırlı kalmayıp, halkların günlük yaşamlarında da hissedilmesi için büyük önem taşımaktadır.
Azerbaycan ve Ermenistan arasındaki barış süreci hakkında gelişmeler oldukça, tarafların uzlaşma amacında inançlarını koruyup korumadıkları, bir o kadar da önemli olacak. Bu bağlamda, anlaşma metninin içeriği kadar, kamuoyuna aktarılacak olan mesajların da büyük bir etki yaratacağı öngörülmektedir.
Sonuç olarak, Azerbaycan ve Ermenistan'ın anlaşma metninde sağladığı uzlaşma, her iki ülke için de yeni bir başlangıç oluşturma potansiyeline sahiptir. Ancak bu süreç, geçmişten gelen olumsuzlukların ve düşmanlıkların üstesinden gelinmesi için pek çok zorluğu da beraberinde getirebilir. Barışın kalıcı olması ve halkların huzur içinde yaşaması için, toplumsal düzeyde de önemli adımlar atılmasının gerekliliği aşikardır.