Aydos Ormanı'nda geçen günlerde başlayan yangın, bölge halkını ve doğa severleri tedirgin etti. Yoğun dumanların gökyüzünü kapladığı anlarda, anında alınan önlemler ve özverili çalışmalarla yangın kontrol altına alındı. Yangında can kaybı yaşanmazken, orman alanında meydana gelen hasarın boyutları incelenmeye devam ediyor. Bu olay, yangının doğa üzerindeki etkilerini düşünme ve önlem alma konusunda yeni bir farkındalık yaratma potansiyeli taşıyor.
Aydos Ormanı, İstanbul’un en değerli doğal alanlarından biri olarak bilinirken, 2023 yılının Ekim ayının başlarında çıkan yangın, bölgeyi tehdit eden ciddi bir durum yarattı. Yangın, ilk olarak Değirmenbahçe Mahallesi yakınlarında, rüzgarın etkisiyle hızlı bir şekilde yayıldı. Yangının nedenine ilişkin herhangi bir açıklama yapılmadı, ancak yerel halk, kötü hava koşullarının yani yüksek sıcaklıklar ve düşük nem seviyelerinin yangını tetiklemiş olabileceğini düşünüyor. Yangını söndürme çalışmaları, itfaiye ekipleri, orman yangınlarıyla mücadele eden profesyonel gruplar ve gönüllü vatandaşların birlikte yürüttüğü bir operasyonla gerçekleşti.
Yangın, yerel medyanın yanı sıra sosyal medyada da geniş yankı buldu. Birçok vatandaş, Aydos Ormanı'ndaki duman bulutlarını ve yangın söndürme çalışmalarını sosyal medya hesaplarından paylaştı. Bu paylaşımlar, hem devlete hem de yerel otoritelere çağrıda bulunan mesajlarla doluydu. İnsanlar, Aydos Ormanı'nın korunması için acilen daha fazla adım atılması gerektiğini belirttiler. Yangın saatler süren bir mücadele sonunda kontrol altına alındı ve herhangi bir can kaybı yaşanmadı.
Yangın sonrası, Aydos Ormanı’nda yapılan zarar tespit çalışmaları, bölgedeki doğal yaşamın ne kadar büyük bir tehdit altında olduğuna ışık tuttu. Ekologlar, yangının hem bitki örtüsüne hem de yerel faunaya verdiği zararın boyutunu ölçmek için çeşitli incelemeler yapmaya başladı. Yangının etkilerini azaltmak ve gelecekte böyle olayların yaşanma ihtimalini azaltmak için, devletin ve yerel yönetimlerin işbirliği içerisinde bir dizi önlem alması gerekmektedir.
Birinci öncelik, Aydos Ormanı gibi doğal alanların çevresindeki sosyal ve fiziksel yapıyı gözden geçirmektir. Yangınlara karşı duyarlılığı artırmak için yerel halkı bilgilendirici programlar düzenlenebilir. Ayrıca, ormanlık alan yakınına inşa edilmesi planlanan yeni yapılar, bu tür felaketlerin yaşanma olasılığını artırabilir; dolayısıyla, imar politikalarının yeniden gözden geçirilmesi gerekmektedir. Özellikle, patlayıcı ve yanıcı maddeler ile yapılan etkinliklerin düzenlenmesinin başlangıç aşamalarında sıkı denetimlerin gerçekleştirilmesi önem taşımaktadır.
Ayrıca, Aydos Ormanı'nda sürdürülebilir orman yönetimi uygulamalarının hayata geçirilmesi, hem ekosistem dengesinin korunması hem de insan etkileşiminin minimuma indirilmesi açısından büyük önem taşımaktadır. Orman yangınlarına karşı acil durum planları hazırlanmalı, yangın söndürme ekipleri konusunda yatırım yapılmalıdır. Gelecekte benzer durumda yaşanmaması adına hem doğa hem de insan birlikteliğinin sağlanması adına çalışılması gereken çok alan bulunmaktadır.
Sonuç olarak, Aydos Ormanı’ndaki yangın, birçok ders çıkarmamızı sağlayacak bir olay olarak hafızalarımızda yer edecek. Doğamızın korunması ve gelecek nesillere daha sağlıklı bir çevre bırakılması için alınacak önlemlerin ciddiyeti artmıştır. Doğa ile barışık bir yaşam sürdürmek, tüm bireylerin temel sorumluluğu olmalıdır. Aydos Ormanı’nın korunması bu sorumluluğun en somut örneklerinden biridir.