Hayatın sunduğu birçok fırsat ve zorluk, çoğu zaman bizi şekillendirirken, bazıları ise bu serüvende yer edinmek için kitapların büyülü dünyasına sığınmayı seçer. 71 yıldır kesintisiz bir okuyucu olan Ahmet Bey'in hikayesi, bu tutkuyla dolup taşan bir yaşamın simgesi haline geldi. 8 yaşında, bir yaz günü, annesinin ona hediye ettiği o ilk kitapla başlayarak, kelimelerin evrenine adım atan Ahmet Bey, edebiyatla kurduğu derin bağ sayesinde hayatının her alanında ilham buldu. Şimdi, 71 yıl boyunca edebiyatla dolu dolu geçen hayatını, pek çok okumayı ve ve edebiyatın değişen yüzünü ne şekilde algıladığını bizimle paylaşıyor.
Ahmet Bey, 1945 yılında İstanbul’un köklü bir mahallesinde dünyaya gözlerini açtı. O yıllarda, kitap sayfalarının arasında kaybolmak, çocuklar için oldukça sıradan bir aktivite gibi gözükse de Ahmet için bu durum son derece büyülüydü. Ailesi, eğitimin önemine büyük bir değer veriyor ve özellikle okumayı teşvik ediyordu. 8 yaşında, annesi ona bir masal kitabı hediye ettiğinde, hayatındaki en önemli dönüm noktasını yaşadı.
O masal kitabı, ona sadece eğlence sunmakla kalmamış, aynı zamanda hayal gücünü de geliştirmişti. Kitapta kurgulanan dünya, onu farklı evrenlere taşıdı. Her sayfayı çevirdiğinde yeni bir macera, yeni bir dostluk ve yeni bir keşif ile karşılaşıyordu. O yıllarda her gün okuma alışkanlığı kazanan Ahmet, farklı yazarların eserleriyle tanıştı, farklı bakış açılarıyla hayatı değerlendirmeyi öğrenmeye başladı. Her okuduğu kitap, onu biraz daha olgunlaştırıyor ve dünyaya dair algısını genişletiyordu.
Zamanla, kitap okuma alışkanlığı hayatının vazgeçilmez bir parçası haline geldi. Ahmet Bey, ergenlik döneminden itibaren, yalnızca fantastik öykülerle kalmadı, aynı zamanda sosyal, siyasal ve felsefi konulara yöneldi. 1950’li yıllarda edebiyata olan ilgisi, onu sadece okuyucu değil, aynı zamanda eleştirmen olma yolunda da bir adım attırdı. Edebiyatta yaşanan değişimlerin, toplumsal yapı üzerindeki etkilerini derinlemesine incelemeye başladı. Kitaplar, sadece birer nesne değil, aynı zamanda düşüncelerini şekillendiren birer yol arkadaşıydılar artık onun için.
Ahmet Bey, 71 yıl boyunca pek çok farklı eser okudu. Romanlar, şiirler, denemeler ve oyunlar; edebiyatın sunduğu çeşitliliği keşfetmek, onun için bir yaşam biçimi haline geldi. Her kitap, yeni bir ders, yeni bir bakış açısı sunuyordu. Kimi zaman kendisini kurgusal karakterlerle özdeşleştirirken, kimi zaman güncel toplumsal meselelere dair sorgulamalar yapıyordu. Okuduğu her kitap, Ahmet'in zihninde bir çağrışımı, bir soruyu doğuruyordu. Bu da onu, yazmadığı için değil, okuduğu için farklı bir bakış açısına sahip biri yaptı.
Ahmet Bey’in hayatında okuyucu kimliğinin yanı sıra, yazarlık da önemli bir yer buldu. Okuduğu eserlerden esinlenerek kısa hikâyeler yazmaya başladı. 1980’lerden itibaren kendi denemelerine hayata geçiren Ahmet Bey, yerel dergilerde yazıları yayımlanmaya başlandı. Bu süreç, onun için sadece bir tutku değil, aynı zamanda bir kendini ifade etme aracıydı. Yazdığı her makale, hayatını dengeleyen bir unsurdur. Aynı zamanda okumak ve yazmak, bu iki eylem onun için birbirini tamamlayan iki yüz haline geldi.
Günümüzde Ahmet Bey, hala kitap okumanın ve yazmanın tadını çıkarıyor. Her gün, sabahları kahvesini yudumlarken yeni bir kitabın sayfalarını çevirmeye devam ediyor. Sadece edebi eserler değil, aynı zamanda güncel dergiler ve bilimsel çalışmalar da onun ilgi alanında. 71 yıl süren bu yolculuk, onu olduğu kişi yaptı ve bugün, genç nesillere okuyuculuğun ne denli önemli olduğunu anlatmak için ömrünü adıyor. "Kitap okumak, bir insanı değiştirir" diyor Ahmet Bey. "Her sayfa, yeni bir anlayış, yeni bir bakış açısı kazandırıyor. Bu dünya kelimelerle dolu ve o kelimelerle hayatı daha anlamlı hale getirebiliyoruz."
Ahmet Bey’in 71 yılı aşkın süren bu seyahatinde, kitapların ona kattığı değerleri unutmamak gerekiyor. Edebiyatın sadece bir zevk değil, aynı zamanda bir öğrenme ve kendini keşfetme aracı olduğunu bize gösteriyor. Onun hikayesi, birçok kişiye ilham veriyor; hayatı romanlaştırmanın, her birimizin içinde bir yazar ve okuyucu barındırdığını hatırlatıyor. Ahmet Bey'in öyküsü, onu çok sevdikleri bir metin parçası haline getirirken, edebiyat dünyasında bırakacağı miras, belki de daha nice nesillere ulaşacaktır.