Son aylarda Türkiye'de yaşanan “hisseli tapu” dolandırıcılığı, kamuoyunda büyük yankı uyandırdı. Bürokrasinin karmaşık işleyişini kötüye kullanan dolandırıcılar, özellikle gayrimenkul sektöründe “hisseli tapu” vaadi ile vatandaşları kandırarak 100 milyon liralık bir dolandırıcılık çarkı oluşturdu. Bu dolandırıcılık sistemi, kapı kapı dolaşarak ya da internet üzerinden yapılan sahte ilanlar aracılığıyla mağdurlarını avladı. Hızla yayılan bu olumsuz durum, hem sektörü hem de alıcıları derinden sarstı.
Hisseli tapu, bir gayrimenkulün birbirinden bağımsız birkaç kişi arasında paylaştırılması anlamına geliyor. Bu tür tapular, genellikle daire ya da müstakil konut gibi taşınmazların birden fazla kişi tarafından sahiplenilmesi durumuna işaret eder. Ancak dolandırıcılar, bu mekanizmayı bambaşka bir boyuta taşıyarak “hisseli tapu” kavramını suistimal etti. Mağdurlar, genellikle düşük fiyatlarla ve cazip fırsatlarla sunulan gayrimenkullere yönlendirilerek, sahte tapu senetleri aracılığıyla büyük bir dolandırıcılığa maruz kaldı.
Dolandırıcılar, sahtekar reklamlar ve tanıtımlar ile insanları ikna ediyor, ardından sözde hisseli tapular sunarak kurbanlarını kandırıyorlardı. Gerçekten bağımsız olan bir gayrimenkulün sahibi olmadan, hisseli tapu verildiği iddiasıyla insanların paralarını alıyorlardı. Bu süreçte, dolandırıcıların kullandığı sahte belgeler oldukça inandırıcı olabiliyordu. Kurbanlar, para verdikten sonra tapu senetlerinin gerçekliğini sorgulamaya başladıklarında ise iş işten geçmiş oluyordu.
Yapılan araştırmalara göre, bu dolandırıcılık operasyonları sadece İstanbul ile sınırlı kalmadı; Türkiye’nin birçok ilinde benzer olaylar meydana geldi. Dolandırıcılar, kendilerini gayrimenkul danışmanı ya da avukat olarak tanıtarak kurbanlarına güven aşılıyor ve akabinde sahte sözleşmeler imzalatıyorlardı. Kimi mağdurlar, bu işlerin arkasında büyük bir çetenin olduğunu düşünürken, bazıları ise daha basit bir dolandırıcılık yönteminin kurbanı olduklarını ifade ettiler.
Yüzlerce insanı dolandıran şebekelerin ortaya çıkarılması için yapılan sürdürülük raporlarında, dolandırıcılık faaliyetlerinin 2023 yılı itibarıyla büyük bir çıkış yaptığı vurgulanıyor. Gayrimenkul sektöründeki bu problemler, ilgili bakanlıkları ve emniyet güçlerini harekete geçirmeye zorladı. Ülke genelinde yapılan operasyonlarla birlikte, dolandırıcılık şebekesine üye olduğu tespit edilen bir grup gözaltına alındı. Ancak, hala birçok mağdur hukuki süreç içinde dolandırıldıkları gayrimenkullerin peşinde koşmaya devam ediyor.
Dolandırıcıların kullandığı yöntemler arasında sosyal medya üzerinden kurulan sahte hesaplar, sahte tapu senetleri ve dolandırıcılık amacıyla hazırlanan reklamlar ön planda kendine yer buluyor. Güven duyulan kişilere ve firmalara ait gibi gösterilen, ancak gerçek dışı olan ilanlar, insanları daha da kolay bir şekilde kandırabiliyor. Dolandırıcılar, bu süreçte, sosyal mühendislik tekniklerini kullanarak mağdurların duygusal bağlarını da istismar ediyor. Ücretlerin peşin ödenmesiyle birlikte, birçok mağdur parasını kaybetmekle kalmayıp, aynı zamanda hayallerini, güvenlerini ve gelecek planlarını da yok etmiş durumda.
Türkiye genelindeki gayrimenkul dolandırıcılıkları, yalnızca bireylerin değil, aynı zamanda mülk sahiplerinin ve geliştiricilerin de itibarını zedelemektedir. Güvenilirlik sorunları ortada olduğu için yatırımcıların endişeleri giderek artıyor. Yetkililer, gayrimenkul sektörü içerisindeki dolandırıcılıkları önlemek ve insanları korumak amacıyla, denetim ve kontrol mekanizmalarını güçlendirme kararı aldı. Bu kapsamda, ulusal düzeyde yeni düzenlemelerin yapılması ve özellikle tapu işlemleri sırasında alıcıların daha dikkatli olması gerektiği vurgulanıyor.
Sonuç olarak, “hisseli tapu” yalanıyla dolandırılan mağdurların sayısı artarken, bu dolandırıcılığın yol açtığı olumsuz etkiler, Türkiye genelinde ciddi bir sorun haline geliyor. Dolandırıcıların yakalanması ve adaletin sağlanması için yetkililere büyük görevler düşüyor. Bunun yanı sıra, herkesin dikkatli olması gereken bir dönemdeyiz. Bilinçli tüketicilerin, yatırım yapmadan önce araştırmalarını derinlemesine yapmaları ve güvenilir kaynaklardan bilgi edinmeleri önem kazanıyor. Aksi takdirde, tuzaklara düşüp hayatlarını altüst eden kayıplar yaşamaları kaçınılmaz olacaktır.